27 Aralık 2011 Salı
YAŞAM KARALAMASI
Sence biz kaybedenlerden miyiz Milena? Yaşamın bizden beklediklerini yaşama veremeyince kaybediyor mu insan? İyi bir eş, iyi bir evlat, iyi bir birey olamadık mı sence? Neden hiç istediklerimize sahip olamadık ve az ile yetindik Milena. En pahalı bedeller ödemek hep neden bize düştü, biz mi böyle olduğunu düşünüyoruz sence? Delicesine severken neden terkedildik, ya da neden terkedilmeliydik? Biz de kaybedenlerden miydik, yoksa hiç kazanamayanlardan mı? Öyle ya, kaybeden bile olabilmek için birşeylere sahip olmalıydık. Yoksa biz hiç kazanamadık mı? Sonra da hep kaçtık, sevmelerden, sevilmelerden, birlikteliklerden. Çünkü ait olamıyorduk hiç bir yere, hiç kimseye. Sahip olamıyorduk hiçbir şeye, sahip olunamıyorduk, olunduğunda kaçıyorduk. İzlediğim filmdeki gibiydi belkide; şöyle diyordu "Hiç, birisinin sana sahip olduğunu düşündüğün oluyor mu? Ya da bir şeyin? Evet. Evet,fark ettim bunu. Her fark ettiğimde de gitmek istedim. Bazı insanlar aile kurmaya önem verirler. Yani buna değer verirler. Bazılarıysa başka bir takım şeylere değer verirler. Bunlara değer verirken, niye değer verdiğini düşünmez birey. Toplumun içinde erimiş olan birey. Hem toplum, koleje girmeyi bir değer olarak sunduğu için artık o, kişiliğini yok sayma halidir.Koleje girmek için yarışır.Üniversiteye girmek için yarışır.İyi bir işe girmek için yarışır. Güzel bir kadınla evlenmek için yarışır.Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu. Aslında kazanmak nedir ki? En büyük zaferi kazandığında bir Antonius olduğunu düşün. Paris’e geldiğini ve o takın altında olduğunu ve bütün insanların senin altında olduğunu düşün. Ve gücün en üstünde olduğunu. Yalnız kaldığın o anda “Ne oldu be? Şimdi ne olacak?” diyorsan kaybedersin sen.Hı? Kaybetmişsin.Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin." Onlar kaybedenlerden olduğumuzu söylüyor bense kazanamayanlardan, ne farkeder değil mi Milena sonunda gitmek ve kalamamak var...
25 Aralık 2011 Pazar
2012-KARARLARIM
1)Daha temiz ve düzenli
2)Ev düzeni
3)Okumak-Her ay 1 kitap En az 12 kitap
4)Tez
5)Bilimsel yayın- yarım kalanlar
6)Daha özenli giyim-kombinasyon
7)Fotoğraf çekmek
8)Doğa
9)Arkadaş ve dostlar
10)Keman
11)Ekonomi
12)Ayrıntılar
13)Gereksiz ve basit şeyler
14)İngilizce
15)Ales
16)Az tuzlu, şekerli
17)Bebek
18)Diksiyon
BEZGİN
Neden bugünlerde böyleyim Milena, yorgun, mutsuz ve hüzünlü? Oysa görünürde birşey yok canımı sıkacak...Acaba boşluktan mı? Yoğunluğa ve koşturmacaya alışan ben, verimsiz ve emeksiz geçen anlara mı bozuluyorum? Bilmiyorum...Verim almak için çalışmak gerekir Milena, oysa çalışacak gücüm de yok. Aslında güç değil de motivasyonum yok. İstek ve güç var ama desteğim yok belki de. İçimde sakladığım köprülerden artık kimse geçemez oldu Milena, bulup geçenler olurdu eskiden, mutlu olurdum, açardım yüreğimi. Şimdi yüreğim buz tutmuş gibi Milena, soğukta donmuş bir kedi gibi ürkek ve titrek...Bol kahkahalarıma ne oldu, umutlarıma ve yaşam sevincime????Yeni kararlar almalı ve yeni başlangıçlar yapmalıyım Milena...
DENEME
22 Aralık 2011 Perşembe
21 Aralık 2011 Çarşamba
NOTLAR
*Sevmek ve sevilmek güzel şey
*Anılar durdukları raflarda durmalı ve sadece gülümsetmeli
*İş ortamında huzur önemli
*Ümit hep olmalı
*Çalışmaya başlamalı
*Kitap okumalı ve film seyretmeli
*Hayaller hiç bitmemeli
*Yeni dünyalara yelken açmalı
*Çocuk kalmalı
*Doğayı unutmamalı
*Dostlarla buluşmalı
*Yağmurda, karda yürümeli
*Fotoğraf çekmeli
*Dünyayı gezmeli
*Spor yapmalı
19 Ekim 2011 Çarşamba
Arkadaşımın Babasına
Hiç mi sevmedin beni be baba? Doğduğumda iki erkeğin ardından bir kızım oldu diye mutlu olmadın mı? Geceleri ağladığımda, sızlandığımda sarılıp susturmadın mı beni? Yıllarca ailemize layık olmak için elimden geleni yaptım. Mutlu bir yüz, gülümseyerek içten bir "kızım" demen çok mu zor baba...Biz ne yaptık sana baba, baban seni sevmedi, sevgisini göstermedi diye acısını bizden mi çıkarıyorsun? Suçumuz neydi, iyi evlatlar olmak mı, yaptıklarına karşı susmak mı?Hadi bizi sevmedin, minik torunlarını da sevmezsin baba? Kış günü boğazımda düğüm, sokaklara atasım var görmemek için o kızgın yüzünü, silmemek için yüreğimden adını, kaçmak istedim...Ama kaçamam baba, senden mesafelerce uzaklaşsam da kafam ve yüreğim düşünmeden, hissetmeden duramayacak baba...Oysa herşey güzel olabilirdi, sana doyasıya sarılıp dertlerimi paylaşabilirdim. Yıllarca sustuklarımızı birbirimize anlatabilirdik be baba...Ne zaman anlayacaksın bilmiyorum ama ben derin üzüntüsündeyim bu kış günü iki çocuğumla dışarıda kalmanın...Soğuk üşütmüyor da yaptıkların, o bakışın donduruyor baba...
7 Ekim 2011 Cuma
TaKvİM
Yıllar mı hızlandı yoksa?
Ne
Daha dün gibi derler ya hani
Meğer
Vakit geçmek bilmezdi oysa
Hangi ara koptu yaprak yaprak takvimler?
Akarken biriktir derler ya
Kasam boş, kalbim kırık, elde yine hüzünler...
Pişman
Ama çok korkuyorum ya reddersen
Gururdan mı nedendir artık
E sen gel kendini alt edersen
Evimi ocağımı, yuvamın sıcağını
Yarimin kucağını bıraktım
Her günahın tadına, dünyanın batağına
Batacağım
Meğer herkes tanışıyormuş
Birgün mutlaka gerçeğin ta kendisiyle
İnsan buna da alışıyormuş
İnsan dayanıyormuş bütün gücüyle
Pişman çok pişmanım esasen
Ama çok korkuyorum ya reddedersen
Gururdan mı nedendir artık
E sen gel kendini alt edersen
Evimi ocağımı, yuvamın sıcağını
Yarimin kucağını bıraktım
Her günahın tadına, dünyanın batağına
Batacağım kadar battım
10 Eylül 2011 Cumartesi
YAŞAM SAPTAMALARIM
7 Ağustos 2011 Pazar
ÇOCUKLUĞA DÖNÜŞ-HAFTA SONLARIM
30 Temmuz 2011 Cumartesi
Herşeye Rağmen 5
25 Temmuz 2011 Pazartesi
ELVEDA AŞKIM
Siyah Saçlı Ben...
19 Temmuz 2011 Salı
2011'DE OKUDUĞUM KİTAPLAR
2)NEFES NEFESE-AYŞE KULİN
3)ELİF-PAULO COELHO
18 Temmuz 2011 Pazartesi
2011'DE İZLEDİĞİM FİLMLER
2-ERDAL EREN
3-NEVER LET ME GO
4-BİR KADIN MESELESİ
5-SAKLI HAYATLAR
6-NEWYORK'DA BEŞ MİNARE
7-KAMPÜSTE ÇIPLAK AYAKLAR
8-PRENSESİN UYKUSU
9-SÜPÜR
10-KAYBEDENLER KULÜBÜ
11-İNCİR REÇELİ
12-ÇOĞUNLUK
13-BRİDGET JONES 'UN GÜNLÜĞÜ
14-YA SONRA
15-EYVAH EYVAH-2
16-AŞK TESADÜFLERİ SEVER
17-MALENA
18-BLACK SWAN/SİYAH KUĞU
19-B PLANI
20-DEVLERİN AŞKI(THE GREATEST)
21-KIYAMET GECESİ
22-ISSIZ ADAM-TEKRAR
23-BAŞKA DİLDE AŞK
24-BENJAMİN BUTTON
25-VAVİEN-TEKRAR
26-BİR AVUÇ DENİZ
27-JULIE AND JULIA
28-ÇINAR AĞACI
29-BOLEYN KIZI
30-AŞKI ARARKEN
16 Temmuz 2011 Cumartesi
OLRİC {Koca Bir Ömrü Harcamak Dedikleri Gerçeğin Altını Seninle Çizdim Ben}
Güçlü olmak artık beni yoruyor Olric herkese karşı dimdik olmak…
Arkasında durmak attığım her adımın yoruyor…
Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde…
beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı
uyan Olric … doğrul.. seni bekliyor..
düş değil gerçek.. seni bekliyor…
yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken
derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet
kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım
duymayın da artık beni…
bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken…
o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin kıstırılmışlığı ile pusuyorum bazen….
uzun süre gecelere küsüyorum…
uzun süre kendime küsüyorum…
uzun süre kaleme…kağıda küsüyorum…hayata küsüyorum
denizin en sığ yerinden başladık yol almaya Olric
şimdi kara görünmüyor gerimizde…
{Kahraman Tazeoğlu'ndan alıntıdır}
11 Temmuz 2011 Pazartesi
BUGÜN NASIL BİRGÜN?????
2 Temmuz 2011 Cumartesi
1 Temmuz 2011 Cuma
SEVMEDİKLERİM
*Yolda yürürken otokontrolünü yitirip arkadakilere geçme hakkı vermeyenler
*Duygu sömürüsü yapanlar
*İçten ve dürüst olduğunu söyleyip açık vermediğini sanan yalancı insanlar
*Kendini olduğundan farklı göstermeye çalışanlar
*Gösteriş budalaları
*İsteyipte istemiyorum diyenler
*Cebimde alışverişe çıkacak kadar paramın olmaması
*Diliyle farklı , kalbiyle başka şeyler söyleyenler
29 Haziran 2011 Çarşamba
Olsun
Hep suçlu senin hala ellerin soğuk ve yağmurlu
İçimde hergün ölen umutlar var olsun
Zaten aşklar hep böyle
Sana bi söz yazdım bugün yolladım rüzgarla
İçinde göz yaşı vardı küçücük bir kadınla
Sana bi söz yazdım bugün yolladım rüzgarla
Çaresiz bütün kelimeler bir yalan gibi
Hep suçlu senin hala gözlerın soğuk ve yağmurlu
içimde hergun büyüyen çığlıklar var olsun
Zaten aşklar hep böyle
Sana bi söz yazdım bugün yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı küçücük bir kadınla
Sana bi söz yazdım bugün yolladım rüzgarla
İçinde göz yaşı vardı küçücük bir adamla ayyy ayyy
Sezai Paracıkoğlu
28 Haziran 2011 Salı
YA SONRA...
Yine bir aşk hikayesi izledim. Evliliklerinde 7. yılları olan bir çift, birbirini çok sevselerde alışkanlığa ve sahiplenmeye dönüşmüş bir ilişki. Evlilik biraz da bu değil mi zaten? Aslında ne kadar seviliyoruz ve sevdiğimiz için neler yapıyoruz ama bunu anlatamıyoruz, anlamıyoruz...Neyse devam edeyim. Didem ve Adem birbirlerine aşık iki kişi. 18 yıllık aşkları ve 7 yıllık evlilikleri sırasında Adem'in rutin yaşamda Didem'in önceliklerini ve önemsediklerini farketmemesi...Vazgeçiş ve yeniden dönüş...Veeeeeee mutlu sonnnnnnnnnnnn
Bİ DÜŞÜNDÜM NELERİ SEVİYORUM??
1)Ailemle tatil
2)Aşkımla akşam yemeği ve film seyretmek
3)Her çeşit her renk kutular
4)Kitaplara dokunmak
5)Sevdiğim filmlerin müziklerini dinlemek ve hissetmek
6)Ruhumun uyuştuğu dostlarımla konuşmak
7)Makyajlı halim
8)Fotoğraf çekmek
9)Araba kullanırken sevdiğim şarkıları bağıra çağıra söylemek
10)Anlaşıldığımı hissetmek
11)Renk renk ojeler
12)Markası önemli olmayan renk renk ayakkabılar ve çantalar
13)Tadı kıvamında kahve içmek
14)Sevimli bebekleri öpmek
15)Not defterleri
16)Hafta sonu dinlenmiş şekilde erken kalkmak ve günü doyasıya yaşamak
17)Hediye almak
18)Kırtasiye malzemeleri
19)Mantar panolar, yazı tahtaları
20)Masmavi havuzda yüzmek
21)
12 Haziran 2011 Pazar
Kaybedenler Klübü
Farklı bir film. Her ne kadar kimse sevmediğini söylese de ben sevdim. Küfürler, sex ve sıradışılık rahatsız etmedi beni. İçinde derin anlamlar barındıran filmleri seviyorum. Basit bir yaşam bile neler hissettiriyor bana. Aşk nedir bilmezken öyle tutulursunuz ki kendinize inanamazsınız. Ama koca bir yürek gerek bu aşkı sonuna kadar götürmeye, alışkanlıklardan vazgeçmeye, kendini o'na teslim etmeye...Bunu herkes yapamaz, 06:45'te buluşmak herşeye yetmez, zamanın ve mekanın bir anlık uyuşması da...Emek ve fedakarlık ister yaşam, bazıları bunu göze alamaz ve el sallar koca bir aşkın ardından...
11 Haziran 2011 Cumartesi
İncir Reçeli
Uzun zamandır unutmuştum bir filmde hissetmeyi, izleyene kadar "İncir Reçeli"ni...HIV(+)bir kızla, senaristin aşkı. Bu kadar basit gözükse de çok basit değildi onların yaşamı. Metin ve Duygu bir barda tanışır. İlişkileri normalin dışındadır. Kusmak yok, sevişmek yok tadında. Metin sorgulamaz neden sevişmezler, aşıktır Duyguya. Duygu kaçmaktadır en bağlanılası anda...Bir gün balık rakı yaparlar ve Metin sigara almaya gider, geldiğinde duygu lavabodadır. Metin güller almştır, yapraklarını serer yerlere, aşkını itiraf edecektir, ama o kapıdan Duygu hiç çıkmaz...Hayatı boyunca da çıkmayacaktır, çünkü Duygu Aidsten ölür ve ölmeden önce ki son sözleri "Beni unut demeyeceğim, çünkü ben seni unutamazdım" olur.
Harika bir film ve harika şarkı Halil Sezai-Duman
Duman Şarkı Sözleri
Benim bu derdim
Ne yağan yağmurda
Ne yalancı sonbaharda
Ne bomboş sokaklarda…
Kırılmış her yanım
Kaybolur zaman saçlarında
Gözlerim sokaklarda
Sebebi isyan aşkım…
İçim yanar, içim kanar da
İsyan!
Geriye bir avuç yalan
Beni bu derde sen attın da, gittin ya kafam hep duman…
21 Nisan 2011 Perşembe
Ölüleri Gömün
20 Şubat 2011 Pazar
Issız Adam
Yine izledim aylardan sonra...Ağlamaklı oldum sonunda. Bu filmin büyük kitlelerce sevilmesinin nedeninin herkesin kendinden birşeyler bulması ve özdeşleştirmesi olduğunu düşünmekteyim. Bazı acılar benzer ya birbirine...Ada mantıklı olmaya çalışan ama duygusal ve romantik bir kız. Özgürlüğüne düşkün, içine kapanık, bencil Alper...Olmayan bir ilişkiydi onların ki, mevsimi tutmayan...Oysa herşey çok iyi gözüküyordu, kitaplar, plaklar, şarkılar, papatyalar...Hiçbirisi kurtaramadı onları büyük savruluştan, olmayacaktı. Bazen büyük bir bencillikle ya da mantık zannettiğimiz yanılgıyla terkederiz ya sevdiklerimizi, en sevdiğimizi ve belkide harika olacak sonu o anda mahvederiz hiç bilmeden...
31 Ocak 2011 Pazartesi
BU AKŞAM ÇOCUKLUĞUMDAYIM
Bu bir yolculuk çocukluğuma...80'lerde çocuk olmak benimkisi de. İlkokul 1.sınıftaydım. Lojmandaki evimizde sobamız yanardı ve üstünde oralet için su kaynatırdık soğuk kış günlerinde, battaniye altında pazar sineması seyrederdik abimle. En çok küçük kızlı çizgi filmleri severdim ben de. Şeker kız candy, heidi en yakın dostlarımdı. Korkardım İşitme Engelliler İçin Haberler'in müziğinden, ardından Uçan Kaz çıkar geçerdi korkum. Uçardım ben de uçan kazın sırtında. Büyüklerin filmlerini de anlamaya çalışırdım. Gecenin öteki yüzünde Zuhal Olcay ve Müşfik Kenter, aklımda kalan Zuhal Olcay'ın sandalyesini tırnaklarıyla tıkır tıkır oynaması...Yaprak Dökümünü de izlemiştim o yıllarda, anılarımda şımarık iki kız kalmış. Biraz daha büyüdüm, Susam sokağı, Minik Kuş oldu dostum, Kırpıksız günler geçmez oldu. Tahsin amca amcam, Zeynep abla ablam oldu. Şimdilerde uçurtma uçurmayı özledim en çok, havalara yükselişini izlemeyi..."Uçurtmayı Vurmasınlar"dı sinemayla beni ilk tanıştıran film,ne güzeldi "İnci ve Barış"ın öyküsü...Ben işemedim Miki işedi der, gülerdik. Voltran, Alf, Yakari, He-man, çiçek toplamalar, yakan top, sek sek, ip atlamalar, gecelere kadar sokakta durmak için yalvarmalar, izin aldıktan sonra tüm arkadaşların annelerine yalvarmalar...Sokaktaki köpek ve kedilere ev yapmamız, eve alalım diye yalvarmamız geliyor aklıma. Deterjan köpüğünü parmaklarımızın arasından baloncuk yapıp uçurmamız, Oya bora ara beni öptüm seni seniler, şişeyle ses çıkarmaya çalışmalar, aboneyim abone:)))Anket yazmalar, günlük tutmalar. Ankesörlü telefonlar ve jetonlar, mektup arkadaşlıkları, zarf yalamalar. Pul koleksiyonu, peçete koleksiyonu ve bilimum koleksiyonlar...En çok da saklambaçlar geliyor aklıma, kararan havada saklanmalar heyecanlı ve mutlu...Çocukluğumdayım bu akşam...
28 Ocak 2011 Cuma
Herşey güzel olsun:)))
27 Ocak 2011 Perşembe
MERHABA VE HOŞÇAKAL!!!
İSTANBUL'DA BİR NECO
Yine aynı şehir, yine aynı sabah, aynı yollar...Ama güzel, seviyorum İstanbul'u. Yağmur kokuyor bu günlerde sokaklar, işe giderken arabamdan dışarıyı seyrediyorum. İnsanlar koşuşturuyor ve hayat devam ediyor. İşe gidince bir karmaşa da olsa, zaman zaman sorunlar, zaman zaman yanlışlıklar, yanlış anlaşılmalar olsa da işimi seviyorum. Alıştığımı farkettiğim bulunduğum ortama. Daha küçük bir kızdım oysa işe başladığımda. Okuyup çalışıyordum o yıllarda, şimdi olduğu gibi. Uyumuyor, çalışıyor, koşuyor, nöbet tutuyor, okula gidiyordum. Yoğun koşturmaca içinde bile yaşamak zor gelmiyordu. Kısıtlı da olsa geziyor, eğleniyordum. Bir gün daha geçti evimdeyim, sevgili dostum var yanımda. Yıllar geçsede eskimez eski dost...
23 Ocak 2011 Pazar
SEN
Görüpte görmezliğe geldiğim kanayan yaraydın sen içimde.Vazgeçmişlik mi, tüketmişlik mi herneyse açıklaması, bütün sıradışı duygularımın sıradanlığa dönüştüğü noktaydın. Bir yanım hep evet işte bu derken bir yanımın hayır asla dediğiydin...Sen yaşam serüvenime atmıştın imzanı mürekkebi silinmeyen bir kalemle...Hayat işte dediğim bir anda hayat harikaymış dedirtirken, hayat güzel dediğim anda aydınlığımı karartanımdın...Şairinde de dediği gibi "gözlerin gözlerime değince felaketim olur ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım"... 03.07.2009 18:45
BİR DAHA BU YOLLARI AYNI HEVESLE YÜRÜR MÜYÜM?
Bazen koşarak gittiğim yolları yürüyerek gidecek dermanımın kalmaması neden? Çok mu yordu beni hayat?Oysa kanayan yaralarımı görmezden geldim, yok saydım. Acıtmıyorlar bundan ötürü uzun zamandır. Yorgunluk var sadece, yaşanmışlıklara inat yaşanmamışlıklara pişmanlığın yorgunluğu.Kimseler bilmese de yaşayacak yürekte sakin ve sinsi pişmanlık...
21 Ocak 2011 Cuma
YİTİK
Sen miydin çalan kapımı ansızın, evde yokum ne zamandır ani gelen misafire...Penceremde duran saksım boş hala, alacağım çiçekleri bekliyor, alamadım,almadım. Nedenini bilmediğim bir umursamazlıkla doluyum anlayacağın...bu yaşlarda insan hem daha derin, hem daha yalın, hem daha umursamaz kanayan yüreğe rağmen...?!! 28.02.2010
YİNE YENİ YIL GELDİ KİMLER GELDİ, HAYATIMDAN KİMLER GEÇTİ
Aynaya baktığında yüzünün değiştiğini geç farkediyor insan, inanmıyor önce, koşuşturmalar ve yorgunluklar içinde aynaya bakmayı unutuyor. Bu yüz benim mi? Eski fotoğraflara bakıp gözleri doluyor sonra...Ne çok şey geçmiş farketmeden..."Kaçıncı doğumgünümdü bu güldüğümüz??" Kendi hayatına gömülüyor sonra; evlilik, çocuklar, unutuyor insan dostları, aslında unutmuyor da öncelikler değişiyor belkide...Hani o aşkına ağlarken elini tuttuğun, aşkına sürpriz yapsın diye gece soğuğunda aşkının kapısına paket koyduğun, birlikte bekar evinde yemekler pişirip parmaklarını şapırdata şapırdata yediğin, karlı bir günde kol kola konsere, tiyatroya gittiğin, aşk acısıyla içip türküler şarkılar söyleyip sarıldığın, nöbette çok yorulduğun halde dinlensin deyip kıyamadığın, saçlarını kısa kestir dediği için kestirdiğin, kıyasıya tartıştığın sonra da boşverr deyip kahkahalar attığın, en külüstür arabanın içinde bile son model gibi turlar attığın, balık ekmekler, muhabbetler, kahvaltılar, sohbetler... Dostların nerde??...Belki onlar da seni unutmuyor ama hayat işte, öyle bir hızla anlamadan geçiyor ki bir bakıyorsun seneler geçmiş...
Ve bir sene daha geçti, ve ben düşünüyorum kimler geldi hayatıma, kimlere el salladım diye...Nice senelere...
02.01.2010
HAYATIN ÇAPRAZLIĞI
Müşteriler sürekli birşeyler soruyor, herbirine cevap vermeye, ilgilenmeye çalışıyorken bir cümle: açık pembe renkli yün kazak arıyorum yardım eder misiniz? Karşısında gördüğü adam sanki ona yaşamının geri kalanında önemli yeri olacak biriymiş hissini veriyor ama belli etmeden buyrun üst kata çıkalım diyor. Üst kattaki tüm pembe yün kazakları gösteriyor. Şaşkınlığı giderek artıyor. Acaba kazakları raflara yerleştirirken o "keşke bu bana hediye edilseydi" dediği ve çok sevdiği yakasında örgü gül kurusu renkli süsü olan kazağı seçiyor adam.İşte aradığımı buldum diyor. Kız "bence de çok iyi bir seçim" diyor ve paket yapıyor kazağı. Adam elinde paketiyle uzaklaşıyor. Aradan bir kaç gün geçiyor ve yine o adam yanında bir kadınla geliyor. Kadının kazağı beğenmediğini ve değiştirmek istediğini söylüyor. Sarı bir kazak beğeniyor ve uzaklaşıyorlar...Aradan 1 kaç yıl geçiyor kız evleniyor ve kocası elince bir paketle geliyor ve sarı bir kazak...Oysa onun hiç sevmediği renk...Aklı pembe yün kazakta kalıyor ve olanlara şaşırıyor...20/11/2010
YİNE YENİ YIL
Büyük mutluluk beklentileri mutluluğa dönüşmeden parçalanıyor mu, ben mi öyle görüyorum?Zaman yaşamın bir parçası mı yaşam mı zamanın?Bu hızlı yaşamda bir yıl daha geçti ve ben yine geçmiş yılın ardından bakıyorum hafızamın yettiği kadar. Neler kazandım neler yitirdim...Umarım güzel bir yıl olur 2011..Hep dilediğimiz gibi...30 ARALIK 2010